20 Aralık 2013 Cuma

Arabesk Bir Ruh Halinin Yansıması

            Sakın resme aldanıp müzikle ilgili bir yazı var zannetmeyin .Tamamen imgesel :)


           Büyük puntolarla yazmak gerekli belki de tüm hissettiklerimi. Kocaman harflerle  yazmalı ki yaşamak denen illetli ŞEY de görsün seni.  En umutsuz anlatmaların ve nereden başlamak gerektiğinin sıkan , bunaltan taraflarındayım...

           Kendi tükenişlerimin  güncesini tutmak  ne  kadar  sağlıklı  bir  fikir bilmiyorum. Ama  yine de yapıyorum. Yaklaşık üç yıldır işsizim. Zaman zaman farklı iş alanların da tecrübelerim oldu. Fakat  bir türlü sabitlenip kalamadım bir yerlere. Uzmanlarına  göre  acıları yazmak , yazı diline  dökmek ruhumuzda ki sorunu küçültürmüş. Büyük bir  sorun olmalı ki ruhum da çözümlenemiyor :)
          Hayatımın  en anlamsız geçen günlerinden bir anlam çıkarmalıyım  kendimce. Öyle ya benden beklenen bu. Benim de kendimden beklediğim , tükenişimden yeni bir varoluş yaratmak aslında . Anka kuşu misali  kendi küllerimden doğmalıyım . Lakin ne yeni bir başlangıç yapabilecek gücüm , ne de kendime karşı   özgüvenim var.  Hayat herkese adil davranmıyor sözünü dilime  pelesenk etmiş  ve yalnızca kendi kendime  bunları konuşuyorum.  Bir dinleyenimin olması da gerekmiyor , ben böylesi zamanlar da en çok kendimle konuşuyorum .Bir sesli  düşünme belki de tümden yaptıklarım. Uçurumun kenarında durup  ''Düşüyorummmmmm!'' diye bağırmaya benziyor . Evet gerçek olan belki de yalnızca ve salt olarak düştüğüm .  İçimde ayıplanmaya dair hiçbir sıkıntı yok .Anlatırken bu kadar rahat anlatamam kendi sıkıntımı ama  yazarken bir çırpıda  çıkıveriyor parmaklarınızdan.  Kişisel gelişim uzmanlarına kalsa halim,  sadece ''Fotoğrafı küçülterek '' bakmalıymışım . Oysa ben ne gördüğümü bilemeyecek kadar kör bakıyorum dünyama.

         Gece yine  yüzlerce iş ilanı okudum . Bu ilanlar beni tarif etmiyor biliyorum . Fakat içimde bir ümit  bir ilanda  sadece beni tarif edecek diyor . Bakıyorum  ,göremiyorum .Görmek istemediğinden değil gözlerimin görmemeye dair yaşadığı hastalık. Ümitsizlik insanı  körde yapıyor ,sağırda.

        Babam haklı olarak konuşuyor kendince. Git bir yerlere başvur diyor . Kırmıyorum  O'nu ama bilmiyor ki benim doldurduğum onlarca cv denen  hayatımın cıcıklarını çıkaran form  var.Dün yeni bir tavsiyede  bulundu '' partilerin peşinde koş'' . Hayatımın hiçbir döneminde siyasetçilere güvenmedim ki . Bilmiyor ,anlayamıyor. Erkek adam  ekmeğini taştan çıkarır öyle ya  . Ekmek veren bir taş bulmalıyım en acilinden
    Belki de yeni bir şeyler denemeliyim .Kimbilir şans belki yarına döner!

19 Aralık 2013 Perşembe

Eflatun'a Yaşama Dair Sorulan 2 Soru


         Felsefe  denildiğin de pek çoğunuzun  gereksiz bir lise dersi ya da  bir işime yaramayan tek ders dediğini duyar gibi oluyorum. Milli Eğitim müfredatında ki eğitim kalitesizliğinden  belki de okullarda ki öğretim şeklinden olsa gerek bu dersi seven öğrenciyi az gördüm. Bir gerçeklik var ki felsefe yaşamın kendisin de ayakta kalabilmek için mutlaka gerekli olan bir düşünme biçimini öğretiyor. Hayatı bazen algılama da , bazen de sorgulama da felsefenin önemi ortaya çıkıyor .İşte Felsefe konusunda bir ekol olan düşünür Platon (Eflatun) ile ilgili müthiş bir düşünce fırtınasını sizinle paylaşmak istiyorum...
Eflatun'un bilgeliğini ölçmek isteyenler kendisine  iki soru sormuşlar.

Birincisi ; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir ? "
Eflatun tespitlerini tek tek sıralamış :

- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ,  ne var ki çocukluklarını özlerler...
- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ama sağlıklarını geri almak için de para öderler...
- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar , dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar...
- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ,  ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...

Bu cevapların ardından  Eflatun'a ikinci çok cevaplı soruyu sormuşlar. Cevabın için de aslın da büyük bir yaşam doktrini yatıyor .
      "Peki siz ne öneriyorsunuz ?"
  Eflatun bilgisinin en derin tarafından çok sığ görünen bir cevap vermiş;

- Kimseye kendinizi " SEVDİRMEYE " çalışmayın ! Yapılması gereken tek sey, sadece kendinizi " SEVİLMEYE " bırakmaktır...
- Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır"...!

 Ne  dersiniz  büyük düşünür  günümüz için de çok kolay uygulamalı büyük yaşam formüllerini bizimle paylaşmamış mı?




Saçlarım Artık Beyaz

Yıllar sadece takvimden kopan yapraklarla mı ilgiliydi ?

Eğer öyleyse büyük haksızlık var .

Saçlarım şimdi karbeyaz ve yüzümde kırışıklıklar ,

Ben en çok çikolata yemek istemiştim ,

Şimdi yiyemem insüline bağlı yaşamım var.

Tüm dostlar yer kapmak için

Erkenden ayrıldılar...

Ne vardı öbür tarafta  gidince bir kez dahi hatırlamadılar.

Hangi güzeller güzelinin şuh benine hayran kaldılar

Ya da hangi ateş gözlü yiğidin gözlerine bağlandılar.

Ne ses ,ne soluk  ne de bir sitem var,

Sanırsın  burada cehennem ,

Öteki tarafta sade cennet var...

DÜŞÜNCE GÜCÜNÜN FARKI

Düşünce gücü  etkili bir güçtür. Eğer kişiler her günkü düşünce kalıplarını kontrol etmek için çaba harcamazlarsa yaşamlarında olumsuz birçok olay yaşayabilirler. Kişiler negatif düşünce hallerini değiştirerek, bilinçaltlarına pozitif düşünceye yönelik kanalizeler yaparak hayat akışlarını değiştirebilirler.

Düşünerek hayalini kurduğumuz ,imgelediğimiz ve kesin olacağını düşündüğümüz durumları kesinlikle yaşarız. Düşünce yaşamımızı yöneten farkında olmadığımız en önemli unsurdur. Düşünce hızlı ve kolayca değişebilen,hafif ve ince bir enerji biçimidir. Enerjiler, kendilerine benzer nitelik ve titreşime sahip enerjileri çekme eğilimindedirler.Uygun bir radyo alıcısının uygun sinyali bulması gibi düşünebiliriz bu durumu .Bu nedenle düşünce ve duygular da benzer yapıdaki enerjileri kendilerine çekerler. Çoğunlukla ‘Düşündüğüm, korktuğum başıma geldi’ deriz veya ne yaptığını merka ettiğimiz birileirni aramayı aklımızdan geçirdiğimiz de onlardan telefon alırız.Bu durum majik bir şey değil, düşünmenin çekim gücüdür.

Bir şeyi önce düşünce şeklinde yaratırız. Fikir bir proje gibi zihnimizde programlanıp, yaratılır. Bir düşünceyi alıp onu zihinde tutmak da bir enerjidir ve bu enerji, bu düşünce modelini kendine çekerek, onu maddi düzlemde yaratmaya çalışacaktır. Mesela sürekli hasta olacağımızı düşünürsek sonunda hasta oluruz bu kaçınılmaz bir son ve düşünmenin vucuda bilinçaltından gönderdiği kodlamadır. . Eğer kendinizi kibar bulursanız zarif davranışlar gösterirsiniz .Ya da ve güzel olduğunuzu düşünürseniz bir süre sonra gerçekten de güzelleşirsiniz. Bu beynimizin bizlere birer şakası gibidir.

Senin Rengin Hangisi?

           Renkler  konuşur herşeyi kendi diliyle .Bunlar keşfedilecek bir hazinedir ,bir gizli ilimdir. İnsanlar  renkleriyle anlatırlar ilk önce kendilerini size .Sonra leb söyler kulak dinler...Sizin renginiz  hangisidir peki bilirmisiniz? Beraber  bulalım renginiz nedir ne söyler size...

Gözlerini kapat , iç dünyanın renklerini sor kalbine . Renklerin dili vardır ,söyler rengini sevgiyle..
           Mavi derse kalbin ,umutlusun hayattan ve insanlardan . Tüm engeller senin önünde kaybolur ortadan.
          Siyah derse kalbin ,küskünsün narin kelebeğe bile.Ne sıcak kokusu ,ne de yakamozun ışıltısı kabartmaz senin durgun denizinde  ne medi  ne ceziri.
          Kırmızı derse kalbin gelecek senin arzularından mutlaka geçecek. Heveslerin bazen uğrunda bedeni kor edecek.
          Pembe derse kalbin ,yaşamı seviyorsun güneşin huzmelenmiş ışığını bile nefes diye şükürle  çekiyorsun.Herşeyin güzel olacağına yürekten inanıyorsun .
         Eğer yeşil diyorsa kalbin , bir fidan gibisin büyümeyi istiyorsun. Ruzgar esince eğilmeyi ,güneşte başını dimdik tutmayı biliyorsun .Ve istiyorsun  seninle birlikte binlerce fidan büyüsün....
      

Şimdi yokla kalbini senin kalbin ne diyecek
kendi rengine?