Sakın resme aldanıp müzikle ilgili bir yazı var zannetmeyin .Tamamen imgesel :)
Büyük puntolarla yazmak gerekli belki de tüm hissettiklerimi. Kocaman harflerle yazmalı ki yaşamak
denen illetli ŞEY de görsün seni. En umutsuz anlatmaların ve nereden başlamak
gerektiğinin sıkan , bunaltan taraflarındayım...
Kendi tükenişlerimin güncesini tutmak ne kadar sağlıklı bir fikir
bilmiyorum. Ama yine de yapıyorum. Yaklaşık üç yıldır işsizim. Zaman zaman farklı iş alanların da tecrübelerim oldu. Fakat bir türlü sabitlenip kalamadım bir yerlere.
Uzmanlarına göre acıları yazmak , yazı diline dökmek ruhumuzda ki sorunu küçültürmüş. Büyük bir sorun olmalı ki ruhum da çözümlenemiyor :)
Hayatımın en anlamsız geçen günlerinden bir anlam çıkarmalıyım kendimce. Öyle ya
benden beklenen bu. Benim de kendimden beklediğim , tükenişimden yeni
bir varoluş yaratmak aslında . Anka kuşu misali kendi küllerimden doğmalıyım
. Lakin ne yeni bir başlangıç yapabilecek gücüm , ne de kendime karşı özgüvenim var. Hayat
herkese adil davranmıyor sözünü dilime pelesenk etmiş ve yalnızca
kendi kendime bunları konuşuyorum. Bir dinleyenimin olması da gerekmiyor , ben böylesi zamanlar da en çok kendimle konuşuyorum .Bir sesli düşünme belki de tümden yaptıklarım. Uçurumun kenarında durup ''Düşüyorummmmmm!'' diye
bağırmaya benziyor . Evet gerçek olan belki de yalnızca ve salt olarak
düştüğüm .
İçimde ayıplanmaya dair hiçbir sıkıntı yok .Anlatırken bu kadar rahat
anlatamam kendi sıkıntımı ama yazarken bir çırpıda çıkıveriyor
parmaklarınızdan. Kişisel gelişim uzmanlarına kalsa halim, sadece
''Fotoğrafı küçülterek '' bakmalıymışım . Oysa ben ne gördüğümü
bilemeyecek kadar kör bakıyorum dünyama.
Gece yine yüzlerce iş ilanı okudum . Bu ilanlar beni tarif etmiyor
biliyorum . Fakat içimde bir ümit bir ilanda sadece beni tarif edecek
diyor . Bakıyorum ,göremiyorum .Görmek istemediğinden değil gözlerimin
görmemeye dair yaşadığı hastalık. Ümitsizlik insanı körde yapıyor
,sağırda.
Babam haklı olarak konuşuyor kendince. Git bir yerlere başvur diyor .
Kırmıyorum O'nu ama bilmiyor ki benim doldurduğum onlarca cv denen
hayatımın cıcıklarını çıkaran form var.Dün yeni bir tavsiyede bulundu
'' partilerin peşinde koş'' . Hayatımın hiçbir döneminde siyasetçilere
güvenmedim ki . Bilmiyor ,anlayamıyor. Erkek adam ekmeğini taştan
çıkarır öyle ya . Ekmek veren bir taş bulmalıyım en acilinden
Belki de yeni bir şeyler denemeliyim .Kimbilir şans belki yarına döner!
Hayatın kendisidir tüm romanlar da anlatılan. Ve bütün şarkılar bir parçayı anlatır melodik olarak. Şiirler zerreden bir miskali yaşatır .Kısaca dedikleri sözlerden uzun cümleler çıkar. Ümit Dünyası sizlere gururla sunar...
20 Aralık 2013 Cuma
19 Aralık 2013 Perşembe
Eflatun'a Yaşama Dair Sorulan 2 Soru
Eflatun'un bilgeliğini ölçmek isteyenler kendisine iki soru sormuşlar.
Birincisi ; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir ? "
Eflatun tespitlerini tek tek sıralamış :
- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler , ne var ki çocukluklarını özlerler...
- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ama sağlıklarını geri almak için de para öderler...
- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar , dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar...
- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar , ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...
Bu cevapların ardından Eflatun'a ikinci çok cevaplı soruyu sormuşlar. Cevabın için de aslın da büyük bir yaşam doktrini yatıyor .
"Peki siz ne öneriyorsunuz ?"
Eflatun bilgisinin en derin tarafından çok sığ görünen bir cevap vermiş;
- Kimseye kendinizi " SEVDİRMEYE " çalışmayın ! Yapılması gereken tek sey, sadece kendinizi " SEVİLMEYE " bırakmaktır...
- Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır"...!
Ne dersiniz büyük düşünür günümüz için de çok kolay uygulamalı büyük yaşam formüllerini bizimle paylaşmamış mı?
Saçlarım Artık Beyaz
Yıllar sadece takvimden kopan yapraklarla mı ilgiliydi ?
Eğer öyleyse büyük haksızlık var .
Saçlarım şimdi karbeyaz ve yüzümde kırışıklıklar ,
Ben en çok çikolata yemek istemiştim ,
Şimdi yiyemem insüline bağlı yaşamım var.
Tüm dostlar yer kapmak için
Erkenden ayrıldılar...
Ne vardı öbür tarafta gidince bir kez dahi hatırlamadılar.
Hangi güzeller güzelinin şuh benine hayran kaldılar
Ya da hangi ateş gözlü yiğidin gözlerine bağlandılar.
Ne ses ,ne soluk ne de bir sitem var,
Sanırsın burada cehennem ,
Öteki tarafta sade cennet var...
Eğer öyleyse büyük haksızlık var .
Saçlarım şimdi karbeyaz ve yüzümde kırışıklıklar ,
Ben en çok çikolata yemek istemiştim ,
Şimdi yiyemem insüline bağlı yaşamım var.
Tüm dostlar yer kapmak için
Erkenden ayrıldılar...
Ne vardı öbür tarafta gidince bir kez dahi hatırlamadılar.
Hangi güzeller güzelinin şuh benine hayran kaldılar
Ya da hangi ateş gözlü yiğidin gözlerine bağlandılar.
Ne ses ,ne soluk ne de bir sitem var,
Sanırsın burada cehennem ,
Öteki tarafta sade cennet var...
DÜŞÜNCE GÜCÜNÜN FARKI
Düşünerek hayalini kurduğumuz ,imgelediğimiz ve kesin olacağını düşündüğümüz durumları kesinlikle yaşarız. Düşünce yaşamımızı yöneten farkında olmadığımız en önemli unsurdur. Düşünce hızlı ve kolayca değişebilen,hafif ve ince bir enerji biçimidir. Enerjiler, kendilerine benzer nitelik ve titreşime sahip enerjileri çekme eğilimindedirler.Uygun bir radyo alıcısının uygun sinyali bulması gibi düşünebiliriz bu durumu .Bu nedenle düşünce ve duygular da benzer yapıdaki enerjileri kendilerine çekerler. Çoğunlukla ‘Düşündüğüm, korktuğum başıma geldi’ deriz veya ne yaptığını merka ettiğimiz birileirni aramayı aklımızdan geçirdiğimiz de onlardan telefon alırız.Bu durum majik bir şey değil, düşünmenin çekim gücüdür.
Bir şeyi önce düşünce şeklinde yaratırız. Fikir bir proje gibi zihnimizde programlanıp, yaratılır. Bir düşünceyi alıp onu zihinde tutmak da bir enerjidir ve bu enerji, bu düşünce modelini kendine çekerek, onu maddi düzlemde yaratmaya çalışacaktır. Mesela sürekli hasta olacağımızı düşünürsek sonunda hasta oluruz bu kaçınılmaz bir son ve düşünmenin vucuda bilinçaltından gönderdiği kodlamadır. . Eğer kendinizi kibar bulursanız zarif davranışlar gösterirsiniz .Ya da ve güzel olduğunuzu düşünürseniz bir süre sonra gerçekten de güzelleşirsiniz. Bu beynimizin bizlere birer şakası gibidir.
Senin Rengin Hangisi?
Renkler konuşur herşeyi kendi diliyle .Bunlar keşfedilecek bir hazinedir ,bir gizli ilimdir. İnsanlar renkleriyle anlatırlar ilk önce kendilerini size .Sonra leb söyler kulak dinler...Sizin renginiz hangisidir peki bilirmisiniz? Beraber bulalım renginiz nedir ne söyler size...
Gözlerini kapat , iç dünyanın renklerini sor kalbine . Renklerin dili vardır ,söyler rengini sevgiyle..
Mavi derse kalbin ,umutlusun hayattan ve insanlardan . Tüm engeller senin önünde kaybolur ortadan.
Siyah derse kalbin ,küskünsün narin kelebeğe bile.Ne sıcak kokusu ,ne de yakamozun ışıltısı kabartmaz senin durgun denizinde ne medi ne ceziri.
Kırmızı derse kalbin gelecek senin arzularından mutlaka geçecek. Heveslerin bazen uğrunda bedeni kor edecek.
Pembe derse kalbin ,yaşamı seviyorsun güneşin huzmelenmiş ışığını bile nefes diye şükürle çekiyorsun.Herşeyin güzel olacağına yürekten inanıyorsun .
Eğer yeşil diyorsa kalbin , bir fidan gibisin büyümeyi istiyorsun. Ruzgar esince eğilmeyi ,güneşte başını dimdik tutmayı biliyorsun .Ve istiyorsun seninle birlikte binlerce fidan büyüsün....
Gözlerini kapat , iç dünyanın renklerini sor kalbine . Renklerin dili vardır ,söyler rengini sevgiyle..
Mavi derse kalbin ,umutlusun hayattan ve insanlardan . Tüm engeller senin önünde kaybolur ortadan.
Siyah derse kalbin ,küskünsün narin kelebeğe bile.Ne sıcak kokusu ,ne de yakamozun ışıltısı kabartmaz senin durgun denizinde ne medi ne ceziri.
Kırmızı derse kalbin gelecek senin arzularından mutlaka geçecek. Heveslerin bazen uğrunda bedeni kor edecek.
Pembe derse kalbin ,yaşamı seviyorsun güneşin huzmelenmiş ışığını bile nefes diye şükürle çekiyorsun.Herşeyin güzel olacağına yürekten inanıyorsun .
Eğer yeşil diyorsa kalbin , bir fidan gibisin büyümeyi istiyorsun. Ruzgar esince eğilmeyi ,güneşte başını dimdik tutmayı biliyorsun .Ve istiyorsun seninle birlikte binlerce fidan büyüsün....
Şimdi yokla kalbini senin
kalbin ne diyecek
kendi rengine?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)