NLP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NLP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2014 Pazartesi

Hayat Beni Hiç Güldürecek Kadar Umutla Yaklaşmadı…




İçimi çekip ağlamak istediğim binlerce vakit oldu ömrüm boyunca.Göğüsümde darlanan nefesim ,boğularak ve titreyerek çıkan sesim , gözlerimin yanan yuvaları ve  yüzümü kapamak için mütemadiyen hazır da bekleyen ellerim vardı hep. Ağlamadım ağlayamadım…

Hani erkek olmanın demidir ya ,’’erkek adam ağlar mı?’’ diye  diye ağlamamaya alıştırdılar bizleri. Çocukken bile ‘’neden ağlıyorsun ? ‘’ diyemeyen insanların arasında büyümüştük. O zamandan miras kalan saklı duygular bu anlattıklarım. ‘’Ağlama sussss ağlama ‘’telkinleri ve gittikçe katılaşan bir yüreğin buz gibi tepkisiz yaklaşımları. Oysa ben ,senin dertlerini bile dinlesem ağlayacak kadar sulugözlüyüm!

Yaşlandıkça  yada hayat denen boş meşgalenin aslını gördükçe şunu öğrendim ki kimse mutlu değil! Ya hepimiz gizli ,çok iyi tiyatrocularız ya da zorluyoruz habire mutlu olmak adına sürencemeler de. Mutluluk ironik bir şey .Kişisel algılara göre değişebilecek kavramların toplamı. Mutlu olmaya çalıştıkça en derinden dah çok mutsuz olmayı öğreniyor,daha çok mutsuzluğumuzu hissediyoruz.

Bulgur pilavı ve kuru soğanlı fakirlik günlerimizin özlemini çekiyoruz.Herkezin dilin de aynı edebiyat kitabından çıkmış şekilde söylenen ‘’ fakirdik ama mutluyduk ‘’  sözünün midemi bulandıran imgeleri aklımı kaçırtıyor. Fakirken ben hiç mutlu değildim, gayet iyi biliyorum. Bunu hatırlayamayacak kadar alıkta değilim .Fakirdik ! ama  umutluyduk doğru önerme olabilir. O umutları kaybettikçe yalnızlaştık .Gördükçe görgüsüz olduk, çoğaldıkça azımsar olduk .Oysa umutlarımız bizi mütevazi ,efendi ,terbiyeli yapmıyormuydu? Umutlarımızı kaybettik kirli hayat yokuşun da bir yerde .Sonra  umutlarının mutluluğunu yaşayan başkalarını gördükçe kıskandık. Gördükçe mutlu insanları içimizde ki öküz olmaya öykünen kurbağa ortaya çıktı .

Mutluluk 8 harften ibaretti , Çok harfi yanyana getirdik 29 harfin tamamını öğrendik .Fayda etmedi bu 8 harfi bulmamıza. Param olsa mutluyum dedik.Çocuğum olsa,evim olsa,arabam olsa,işim olsa….Sonu şartlı önerme olan –sa ile biten onlarca kelimeyi yaşamış insanları görmeyi hiç beceremedik…

Ağlamak istiyorum  , mutsuzum çünkü. Sirayet etti karanlık ruhlardan bahtıma huzursuz umutsuzluk. Mutsuzum param olmadığından, evim olmadığından, arabam olmadığından değil…Umutlarımı kaybettiğim için mutsuzum.  Şen kahkahalarla kendimizi kandırırken biz hep mutsuzduk.Ağlamaya müsait yanımız hep hazırdı. Lakin ağlamaya utandık  yada düşman sevinmesin lafını  düstur belledik. Bekledik hayat ırmağının sonsuz akışını. Lakin zaman
bir tek ham meyvayı olgunlaştırıyordu .Yüreğimiz de hamdı acılarımızın yıkan çaresizliği karşısında. Palyaçoyu oynadık içimize sicim gibi akan yaşlarla ağladık.





21 Mart 2014 Cuma

HER İNSAN BİR DÜNYADIR



Evren ,sonsuz  bir enerji kaynağı aynı zaman da  bu enerjilerin yayılım mekanizmasıdır. İnsanlar, ağaçlar, hayvanlar, bitkiler , dağlar ,nehirler ve eşyaların tümü enerji alıp enerji verirler. Sonsuz evren kavramında  sonun ne kadar olduğunu tahmin edemediğimiz  bir bilinmezlik hali mevcuttur.İnsanların dünyaları bildikleriyle  sınırlıdır .Bu sebepledir ki insan beyni de kendi başına bir  dünyadır.

Beynin anatomik yapısınında dünyanın şekliyle  birerbir  örtüştüğünü iddia eden bilim adamları var. Hepimiz  kafatasımızın içinde  birer dünya taşıdığımız için olsa gerek her  saniye binlerce şey düşünür,aklımızdan geçirir ,bir ya da  birkaç konu üzerinde  düşünme eylemimizi yoğunlaştırırız .Düşünmelerimizin odaklanması olayına  genel anlamda  DİKKAT diyoruz.Dikkat eksikliği denilen durum; her saniyenin onda  birinden daha az zamanda beynimizde  beliren düşüncelerden  birinin öne alınarak üzerine yoğunlaşılamamasıyla ortaya çıkan durumdur.

Gündelik yaşam içerisinde  pek çok aktivite  yaparız.Aktiviteler  vucudumuzda  kimyasal değişiklikler yapar.Bu kimyasal değişimler anatomik olarak faydalı ya da zararlıdır.Fakat  aynı aktivitelerin ruhsal etkileri de  vardır . Dans eden, spor ve egzersiz yapan, resim yapan ,şarkı söyleyen bir insanın mutsuzluğundan söz edebilirmiyiz?

İnsanlar  kendilerini mutlu eden aktiviteleri gerçekleştirirler. Kimse  keyif almadığı bir  durumun içerisinde  kalmak  istemez. Bu sebeple  hobi kavramı ortaya çıkar. Keyf aldıklarımız  bizi dinlendiren ,geliştiren , düşündüren,çözüm yeteneğimizi artıran ,motive eden,  yaşamın kendisine karşı olumlu tavırlar geliştirmemize  yardımcı olan unsurlardır. Bu sebeple  hobiler  ediniriz .Hobiler ,yaşamak kavramından en temel anlamda  aldığımız ruhsal lezzetleri artırır.Ruhsal lezzetleri alan insanlar  daha sevecen yaklaşır hayatın tüm getirdiklerine.

19 Aralık 2013 Perşembe

DÜŞÜNCE GÜCÜNÜN FARKI

Düşünce gücü  etkili bir güçtür. Eğer kişiler her günkü düşünce kalıplarını kontrol etmek için çaba harcamazlarsa yaşamlarında olumsuz birçok olay yaşayabilirler. Kişiler negatif düşünce hallerini değiştirerek, bilinçaltlarına pozitif düşünceye yönelik kanalizeler yaparak hayat akışlarını değiştirebilirler.

Düşünerek hayalini kurduğumuz ,imgelediğimiz ve kesin olacağını düşündüğümüz durumları kesinlikle yaşarız. Düşünce yaşamımızı yöneten farkında olmadığımız en önemli unsurdur. Düşünce hızlı ve kolayca değişebilen,hafif ve ince bir enerji biçimidir. Enerjiler, kendilerine benzer nitelik ve titreşime sahip enerjileri çekme eğilimindedirler.Uygun bir radyo alıcısının uygun sinyali bulması gibi düşünebiliriz bu durumu .Bu nedenle düşünce ve duygular da benzer yapıdaki enerjileri kendilerine çekerler. Çoğunlukla ‘Düşündüğüm, korktuğum başıma geldi’ deriz veya ne yaptığını merka ettiğimiz birileirni aramayı aklımızdan geçirdiğimiz de onlardan telefon alırız.Bu durum majik bir şey değil, düşünmenin çekim gücüdür.

Bir şeyi önce düşünce şeklinde yaratırız. Fikir bir proje gibi zihnimizde programlanıp, yaratılır. Bir düşünceyi alıp onu zihinde tutmak da bir enerjidir ve bu enerji, bu düşünce modelini kendine çekerek, onu maddi düzlemde yaratmaya çalışacaktır. Mesela sürekli hasta olacağımızı düşünürsek sonunda hasta oluruz bu kaçınılmaz bir son ve düşünmenin vucuda bilinçaltından gönderdiği kodlamadır. . Eğer kendinizi kibar bulursanız zarif davranışlar gösterirsiniz .Ya da ve güzel olduğunuzu düşünürseniz bir süre sonra gerçekten de güzelleşirsiniz. Bu beynimizin bizlere birer şakası gibidir.