botanik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
botanik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mart 2014 Pazartesi

PASKALYA ÇİÇEĞİ- Rhipsalidopsis Gaertneri

                 Kocaman bir insan denizin de sözcüklerle konuşamayacak kadar kelimesiz kaldığımda , kaktüslerle sessiz iletişimim başlıyor. Verdiğim her bir zerre emeğin ruhuma yansıyacak enerji olduğunu bilerek bunu yapıyorum. Hayat suskun çığlıklara kulaklarını kaparken zorla da olsa tüm görmek istediğim güzellikleri; yeniden ,yeniden ve yeniden  hayatıma dahil ediyorum. Biliyorum ki aşılmaz hiçbir sorun yok BEN İSTEDİKTEN SONRA.

             Kaktüsler doğanın mucizevi bitkileridir .Yapıları gereği  topraksız ortamlarda  herhangi bir kayalık ya da taşlık alan da yaşarlar. Çok fazla su ihtiyaçları yoktur .Bu sebeple yaşamasına yetecek kadar su onlar için yeterlidir .Alt  resim de gördüğünüz benim  kişisel kaktüs koleksiyonumdan bir güzel .Kendisi bir  Paskalya Çiçeği. Genel cins adı olarak ( Hatiora )
         Rhipsalidopsis gaertneri .Bol humuslu toprakları seviyor .Çiçek açarken de kesinlikle  yerinin değişmesini sevmiyor. Isı ve yoğun ışıktan uzak kaldığı sürece gayet canlı bir formda yıllarca yaşayabilecek kapasiteye sahip . Genellikle   yurtdışında  paskalya bayramları öncesin de satılıyor. Ve bu zamanlar da çiçek açtığı için de ismi paskalya çiçeği. Bakımı çok kolay .Çiçeklenme dönemin de suyu azaltıyorsunuz .Sonra yaprakları pörsümeden 10-15 gün aralığın da suluyorsunuz.Farklı renkleri var kırmızı , beyaz, pembe, şimdi hibritlerden dolayı çeşitli  renklerin de olduğu söyleniyor. Ben henüz o acaip renkleri keşfedemedim.  Birkaç dalını alıp toprağa sapladığınız yerde de büyümeye başlıyor. En azından ben böyle çok ayırma yaptım. Hadi bakalım siz de böyle bir güzel bitkiyi eviniz de bulundurmalısınız.

25 Mart 2014 Salı

Küpe Çiçeği adı Funchsialara neden denir?

              Funchsia  -Küpe Çiçeği -Küpeli                

                 Vakti zamanında bir padişahın takılara deli olan bir hanımı varmış. Bu kadın incik,boncuk ,o kadar çok severmiş ki ; ülkedeki bütün ustaların yaptığı değişik takılardan birer tane varmış kendisinde. Artık çeşit kalmayınca kadın o kadar hırslanmış ki kulağına takacak değişik bişeyler istemiş. Padişahı sıkıştırıp durur olmuş...

                Padişah ne yapacağını bilemez halde sarayın bahçesinde gezerken başbahçıvanı izlemiş ..Başbahçıvan padişahın derdini sormuş.Padişah sıkılmış ama derdini de umutsuzca   anlatmış .Bahçıvan ona açmış bir küpe çiçeği vermiş . Padişah , sevinçli ve biraz umutlu almış götürmüş bahçıvanın ona verdiği çiçeği.
             Padişah hanımına o küpe çiçeğinin açmış çiçeklerini uzatınca kadın çok şaşırmış ve sevinmiş ,çünkü daha önce hiç görmemiş. Padişahın  deli hanımı ,o küpe  çiçeklerinden hergün bir çift alıp kulaklarına takmış. O kadar çok hoşuna gitmiş ki bu yeni aksesuarı  sarayın tüm bahçesine küpe çiçekleri dikilmesini emretmiş. Bahçıvanlar canhıraş  tüm saray avlusuna  küpe çiçekleri dikmiş. Bir zaman sonra sarayın bahçesi çeşit çeşit küpe  çiçeği dolmuş. O yüzden de küpe çiçeklerine  halk arasında  '' Hanım Küpesi '' anlamına gelen küpeli denirmiş...

KÜPE ÇİÇEĞİ (Fuchsia )


                 Eski evler zeytinyağlı yaprak sarması kokardı akşam saatlerin de.Ve sabahları sulanan domates ve salatalık bahçelerinden mis gibi kokular yükselirdi gün boyu. Bahar gelirken hep o kokuları anımsarım  .Dimağımda kalan unutamadığım lezzetlerdir onlar. Bahçe ve botanikle alakalı olanlarınız varsa ne demek istediğimi anlamış gibidirler. Şimdi sizlere daha önce ağaçlar .net adresinde paylaştığım bir yazımı sunuyorum.
      Eskiden küpelileriyle (fuchsia)  meşhur bir komşumuzla sohbet ettik .Kendisi eli yeşil diyebileceğimiz insanlardan biriydi ki hiçbir sebzeyi pazardan ,manavdan aldığını görmemiştik. Herşeyi yetiştirirdi bu komşumuz.

Sohbetin en tatlı yerine geldik küpeliler...Aklıma gelen küpelilerle ilgili tüm soruları sordum kendisine. Eski komşumda güzel bir profesör edasında cevapladı...

Küpelilerin yaprak dökme sebebini sordum önce(benim yeni aldıklarım bol bol yaprak döküyor) Alışmadığı suyla sularsam dökermiş yapraklarını. Su soğuk olarak verilince birde soğuk hava da musluk suyu verilince hem yaprak döker hemde dökmediği yapraklarda kahverengi lekeler olurmuş...Helal sana Remziye Teyze dedim . Küpelilerin büyümemek için hiç sebebi yokmuş .

Bahar aylarıyla birlikte yetişkin küpelilerin boyu iki karış olanların '' tepesini çimdiğinin arasında kır dibine sapla ''dedi Remziye Teyze. Böyle yapılınca o sene bol yaprağı , dalı olurmuş küpelinin.

Hemen sordum Remziye Teyze ye '' Ya çiçek açmazsa küpeli onun için napalım ? ''dedim. Cevaplar peşin ve öz '' O zaman da alıp serin gölgeli bir yere koyarsın sabah, akşam üstüne su serpelersin '' dedi. '' Sadece bumu diye sordum '' şaşırarak '' olur mu ? '' dedi. '' Bir evde küpeli en çok cereyan alan yeri sever, eğer açmıyorsa ev çok sıcaktır,küpeliler ağa kızı gibidir hava alan evi sever '' diyor.

Eskiden kuyudan çektiği sularla sularmış küpelilerini Remziye Teyze...'' Şimdi kendime bakamıyorum ,çiçekleri özledim ama ...'' diyor yarım cümlesinin ucunda bir özlem var sanki...

Bahçesinde beslediği güvercinlerin gübresini toz haldeyken sulandırır azıcık verirmiş küpelilerine ...'' Azıcık haa yoksa yakar kavurur'' diyerek uyandırıyor, sanki deneme yapacağımı bilmiş gibi.

Hemen soruları ardı ardına soruyorum '' çiçek dökerse niye döker küpeli ? '' diyorum . Cevap hazır ve tek kelime '' Sıcaktan '' . Aşırı sıcaklar başladığında küpeliler eğer serin bir yerde değilse ve nem almıyorsa mutlaka çiçek dökerlermiş. Bunu önlemek için eskiden serin dip havadar yerlere taşırlarmış küpelilerini .

''Çiçek açması için bol bol serinlet yaz sıcağında '' diyor Remziye Teyze..

-Yazının görseli www.agaclar.net kullanıcısı almira'nındır.Ve siteden alınmıştır.