Biten bir günün ardından yaşananlardan geriye yüreğe ilmeklerle
tutturulmuş anılar kalır. Umudu tükenmiş bir gencin, o yirmi yıllık hayatına
sığdırdığı, ızdırabını gözlerinde kızaran taraflardan okuyabilirken
;her dağın kendi dumanı sarar enginlerini fikri zihnimi karıştırıyor.Düşünemeyecek kadar yorgun olduğum bir zihin karmaşasın da bile bu denli derin hislenimleri yakalayan tarafım şaşırtıyor , kendime şaşırıyorum.
Ne
zamandan beridir insanlara bu kadar acımasız yaklaşımlar kurar olduk. Ya da ne zamandır bu
kadar yüreği çırpınan insanı görmezden gelecek kadar kör olduk bilmiyorum. Çok
gülümseyen yanımı ,derinlerine inmeden hüzün yaşayan bir insanın yanın da
takinamayacak kadar vicdanın acıtan silsilesini ensemde
hissettim. Ağaçların bile yapraklarından vazgeçtiğini görürken çaresiz tarafıma sus diye emrettim. Aklımın için de o gence veryansın eden bir taraf kızgın ,yılgın ve öfkeli.Yüreğimle bağırıyorum ona ...
''Sus çünkü içim acıyor '' çünkü senin
yaşantından anlattığın cümleler de ben kendi acılarımı görüyor içsel
bir matem havasında hüznün yakiciligini soluyorum. Konuşuyor, anlatıyor
ama aslında sadece acısından yanan zihnimi soğutmaya çalışıyorum .Içilen
çaylar soğuk ya da sıcak fark eder mi ?
Yüreğim de yanan bir taraf ''
baban hasta, yaşamak sana haram '' diyor. Hala konuşuyor karşımda ki çocuk ben
boğuluyorum med cezir edasında batan anılarım da. Ağlamaya hazır yanım göz pinarlarima kadar gelmiş , zor
zaptediyorum. Ne olur sus senin acılanmış anilarin benliğimi yakıyor,
beni zayıf tarafımdan vuruyor. Ağladığım senin anıların değil çocuk benim anılarım ,benim varlığım, benim kaybedişlerim,ezilişlerim,dönüşlerim ve yıkımlarım...
Gece karanlığı çökerken her gün yürümekle
bitmeyecek yolların düşünerek geçtiğini fark ediyorum. Insanları
sevebilmek kapasitemin artık yeni yeni heyecanlarla sağlanamadığını
kendime telkin ediyorum. Nasıl bir halde dünyami hayal
ediyorsam tersini görüyor olmamın mutsuz eden yanından
kaçıyorum.Sevdiklerim ve sevmediklerimle şekillendirmeye takatimin
olmadığı bir gelecekten kaçmaya cabalamalarim...Yoruyor beni
değer verdiklerim ve hak etmediğini hissettiklerim. Şiirler yazıyorum boş yollar da ay ışığını ensemde hissederken . Şiirlerim okunmuyor ,dizeler tutmuyor..Ne yazık zaman
geçiyor ve sadece eksik kalislarin,güzel hayalleri birlikte yaşamak
istediklerinin yanında olamayacakları yahut ömürlerinin yetmeyeceği
fikrinin önlenemez hissiyatını çaresizce anlıyorum.
Üzgünüm, ben
sanırım bu günleri yaşamıyorum. Varlığımı ayaklarına paspas edercesine serdiklerim kıymet bilmiyor . Ezilmişlik hislerinde yanıp kavrulanlar egosuz benliğime çelmeler takıyor .Gözlerimi kapatıp kollarımı açıyorum düşlerime ...Birgün batımı düşlüyorum nefes
alınabilecek yıldızları görülebilen, ciğerlerimi doyasıya doldurup,
özgürce mutluluktan aglayabilecegim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder