Kaşların karasına bile türküler yazılmış, oysa kaderin karasına hiç türkü yazmamış şairler. Umudun eksikliğinden midir bilinmez, hayaller bile kurulmamış. Ne acıdır oysa hayat gülümsemeyi bilmeyene, güneşi gördüğü için şükredemeyene...Denizler kadar paran,pulun olsa ne yazar ; dünya üç günlük ve üç kuruşluk. Kimse Azrail ile anlaşma da yapamamış.Düşünürsen hepsi boş, düşünemezsen işte sorun orada. Düşünememek ...Sıkıntımız bu olsa gerek. Saçımıza , giydiklerimize , herşeye gösterdiğimiz özeni ne ruhumuza ne beynimize gösteremiyoruz.
Asgari ücrete ve pahalı zevklere sahip Müslümanlığımızı en iyi sarhoşken pişmanlıkla hatırlayan insanlar biziz . Hep imrenme ile geçen ,cv doldurduğumuz da beş para etmeyen özgeçmişlere sahibiz. Bir şeyler yanlış biliyoruz fakat düzeltemiyoruz. Bir atom bombası düşmeli diyoruz .Ama bizden uzağa sevdiklerimizden uzağa olmalı .Ne kadar benciliz ! Bunun da ölçütünü ve sınırımızı bilemiyoruz. Saygı göstermeden saygı görmeye çalışıyoruz. Sevgisizken sevilmek için çırpınmak gibi paradoks yaşatan denklemlerimiz var bilinç altımızda...
Olmak istediğimiz kişilikle olduğumuz kişilik ve bizde gördükleri kişilik arasın da inanılmaz bir oransızlık var. Biz olmak istediğimiz kişiliği anlatıyoruz, onlar bizde görmek istedikleri kişiliği konuşuyor, biz de var olan kişilikse kırk kere kulp takıldığı halde yalama olmuş çaydanlık gibi oransız eğreti duruyor. Ne yapmalıyız bilmiyoruz.Kimimiz dindarlık kisvesiyle yaşıyor, kimimiz ateist, kimileri etten vazgeçmeden sütten kaçıyor, bazen hoşgörü denizin de boğuluyoruz, hoşuz ama görülmüyoruz, bazen sadece abazayız derdimiz uçkurumuz ve vajen sıcaklığı .Kimimiz Hristiyan ve misyoner kimimiz Müslüman ve yolsuz. Bazen dindarız bazen sömürücü, bazen toplumsal pezevengiz .Karımızı başkaları beğensin diye giydiriyoruz. Bazen tek derdimiz bekarlığımız ;yastık yerine sarılacak ince belli az kullanılmış namuslu kızı arıyoruz. Seksüel fantazmalarımız var çoğu zaman .
Tüm bu açlıklarımıza rağmen biz tokuz aç arıyoruz. Sonra şair alıyor eline kalemi ;yazıyor mavi gözlerin hülyasına ,yeşil gözlerin belasına . Akşamlar sabah oluyor ,sabahlar günü doğuruyor. Ve yeni bir gün yeni umutlarını kaybetmeye hazır ruhsuz insanlarla dolup taşıyor .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder