Şems-i
Tebrizi o kadar güzel bir söz söylemiş
ki paylaşmak istiyorum.
Başına ne gelirse gelsin,karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile sonunda.
‘’O ‘’ kimsenin bilmediği patikalar açar.
Sen şu an göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.
Şükret ! istediğini elde edince şükrtetmek kolaydır.
Sufi; dilediği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
Bazen artık kaçacak bir noktamız yoktur. Öteye adım atacak mecalimiz yokken, ya da işler çözümleyemeyeceğimiz kadar sarpa sarmışken ; çaresizliği en derin haliyle iliklerimizin içinde hissederiz. Yapmak istediklerimiz ,haklılıklarımız veya tüm beklentilerimiz eksik çıkmıştır. Öylesi durumlarda bile bizi bir görenin , duyanın olduğunu düşünmek ve hissetmek gerekli. İnanan insanlar için dünya nimetler deryası gibiyken, aynı zaman da imtihanların verildiği engelli bir parkurdur.Öyle ki ,engeller sonu bilinmez bir şekilde acıtarak ruhumuzu zorlayabilir.
Oysa gelecek tüm gizemiyle karşımızdadır .Umutlarımız ve geleceğimiz ulaşamadığımız adadır. Çaresizlik etrafımızı saran engin denizdir. Gerçek yüzünü gördüğümüz insanlar , o denize düşmemiz için bekleyen köpek balıklarıdır. Karşımızda göremesekte sislerin içinde bir ada altımızda sandal var . Öyleyse yürekte biriken bu gam niye?
Kendi kendimize sorarız bu soruları .Cevap seçeneği listede yazılı olmayan bir şıktır. Oysa tek cevap vardır her zaman ve daima ‘’Allah var gaile yok’’.
Tüm hazin hallerin bir çıkış noktası vardır.Tüm filmlerin bir sonu olduğu gibi .En basit örneklemeyle kuralım teorimizi .Çocukluğunuzu düşünün oynadığınız oyunları .Tüm düşmeler bir kalkmayla sonuçlanır. Hiçbir düşüş ebediyen beklemeyle sonuçlanmaz.Her düşenin de oyunun kalanını oynayabilmek için umudu vardır. Çocukken oynadığımız tüm oyunlar ,büyüyünce yaşayacağımız dünyanın demo versiyonu gibidir. Tüm kaçma kurtulma ,kucaklaşma ve rahatlamaları yaşayabilecek enerjiyi biz içimizde saklarız.Umud ederiz çocukken ve büyüdükçe umud etmeyi önemsemeyiz ,duygularımızı değiştiririz ya da unuturuz.Umud ettiğimiz şey ilahi bir gücün bize yardım edeceğidir. Bu yardım insana Allah ‘tan başkasından gelmez . Tüm başlangıçlar ondan olduğu gibi tüm güzellikler de Yaradan’dan kuluna birer avans birer ikramiyedir.
İşte tüm bu basit kelimelerin ardında anlatılabilen ŞÜKÜR dür .Şükretmeli insan ,elinden gelen herşeyi yaptıysa; değişmeyecek bir dengeye müdahale ettiği halde ,üzerine düşeni hakkıyla yaptıysa eğer…Şükretmeli ki Rahman onun yüreğine ilhak edebilmeli kabullenmenin hafifliğini .Şükretmeli ki insan hayatının geriye kalanını yaşayabilecek toparlayıcı mekanizmayı çalıştırabilmeli. Şükretmeli ki insan hayat ne kadar acıtsa da yaraladığı noktaları okşayabilmeli. Yüzüne bakılmayacak insanlarla hergün karşılaşıldığı halde aynı ızdırabı hissetmeden yaşayabilmeli . Şükretmeli ki yaşamasının acizliğini kıymetli bir hale getirebilmeli. Tüm yaşananların kabullenebilme gücünü damarlarında hissedebilmek için şükretmeli insan.Şükürler olsun…
Başına ne gelirse gelsin,karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile sonunda.
‘’O ‘’ kimsenin bilmediği patikalar açar.
Sen şu an göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.
Şükret ! istediğini elde edince şükrtetmek kolaydır.
Sufi; dilediği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
Bazen artık kaçacak bir noktamız yoktur. Öteye adım atacak mecalimiz yokken, ya da işler çözümleyemeyeceğimiz kadar sarpa sarmışken ; çaresizliği en derin haliyle iliklerimizin içinde hissederiz. Yapmak istediklerimiz ,haklılıklarımız veya tüm beklentilerimiz eksik çıkmıştır. Öylesi durumlarda bile bizi bir görenin , duyanın olduğunu düşünmek ve hissetmek gerekli. İnanan insanlar için dünya nimetler deryası gibiyken, aynı zaman da imtihanların verildiği engelli bir parkurdur.Öyle ki ,engeller sonu bilinmez bir şekilde acıtarak ruhumuzu zorlayabilir.
Oysa gelecek tüm gizemiyle karşımızdadır .Umutlarımız ve geleceğimiz ulaşamadığımız adadır. Çaresizlik etrafımızı saran engin denizdir. Gerçek yüzünü gördüğümüz insanlar , o denize düşmemiz için bekleyen köpek balıklarıdır. Karşımızda göremesekte sislerin içinde bir ada altımızda sandal var . Öyleyse yürekte biriken bu gam niye?
Kendi kendimize sorarız bu soruları .Cevap seçeneği listede yazılı olmayan bir şıktır. Oysa tek cevap vardır her zaman ve daima ‘’Allah var gaile yok’’.
Tüm hazin hallerin bir çıkış noktası vardır.Tüm filmlerin bir sonu olduğu gibi .En basit örneklemeyle kuralım teorimizi .Çocukluğunuzu düşünün oynadığınız oyunları .Tüm düşmeler bir kalkmayla sonuçlanır. Hiçbir düşüş ebediyen beklemeyle sonuçlanmaz.Her düşenin de oyunun kalanını oynayabilmek için umudu vardır. Çocukken oynadığımız tüm oyunlar ,büyüyünce yaşayacağımız dünyanın demo versiyonu gibidir. Tüm kaçma kurtulma ,kucaklaşma ve rahatlamaları yaşayabilecek enerjiyi biz içimizde saklarız.Umud ederiz çocukken ve büyüdükçe umud etmeyi önemsemeyiz ,duygularımızı değiştiririz ya da unuturuz.Umud ettiğimiz şey ilahi bir gücün bize yardım edeceğidir. Bu yardım insana Allah ‘tan başkasından gelmez . Tüm başlangıçlar ondan olduğu gibi tüm güzellikler de Yaradan’dan kuluna birer avans birer ikramiyedir.
İşte tüm bu basit kelimelerin ardında anlatılabilen ŞÜKÜR dür .Şükretmeli insan ,elinden gelen herşeyi yaptıysa; değişmeyecek bir dengeye müdahale ettiği halde ,üzerine düşeni hakkıyla yaptıysa eğer…Şükretmeli ki Rahman onun yüreğine ilhak edebilmeli kabullenmenin hafifliğini .Şükretmeli ki insan hayatının geriye kalanını yaşayabilecek toparlayıcı mekanizmayı çalıştırabilmeli. Şükretmeli ki insan hayat ne kadar acıtsa da yaraladığı noktaları okşayabilmeli. Yüzüne bakılmayacak insanlarla hergün karşılaşıldığı halde aynı ızdırabı hissetmeden yaşayabilmeli . Şükretmeli ki yaşamasının acizliğini kıymetli bir hale getirebilmeli. Tüm yaşananların kabullenebilme gücünü damarlarında hissedebilmek için şükretmeli insan.Şükürler olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder