Hayatın içerisin de birilerinin şefkatine,sevgisine, yüreğine güvenebilmek gerekiyor…Bazen güvence sandığınız insanlar sizin sığınabildiğiniz tek liman haline dönüşüyor. Tüm fırtınalardan yüreğinizi koruyacak ,sizi yağmurlardan ,gözyaşı nemlerinden esirgeyecek sanıyorsunuz insanları .Umud ediyorsunuz ,umutlarınızı besliyor büyütüyor ve tüm planlarınızı; geliştirdiğiniz umutlar üzerine inşa ediyorsunuz. Planlarınızın odak noktasın da sizden başka birileri var oluyor ,ama onlar bilmiyor. Tüm heyecanların derin hüsrana dönüştüğü zaman da ise sadece yüreğiniz acımıyor. Sahip olduğunuz tüm hayaller kış ayazında ıslanıp sokağa terkedilmiş bir köpek yavrusu gibi kuyruğunu kıstırıp titremeye başlıyor. Umutsuzluğu en derin yaşadığımız zamanlarda yüreğimizin hissettiği tek duygu bu. Aşamıyoruz ,nasıl bu döngüyü değiştireceğimizi bilmiyoruz. Çok insan olmak mı önemli olan vicdansız olmak mı bu ikilemi yaşamadan hayatın o sert basamaklarını çıkmaya çalışıyoruz. Bilinen tek bir gerçek var çok zorlanıyoruz. Bunu iyi biliyoruz.
Bazen sadece umutlarımızı yitirmeyiz.Tüm yaşadıklarımız içinde güvenle sırtımızı yasladığımız insanlar da kaybettiğimizi hissettiren en önemli faktördür .İşte bu durum da sorguladığımız ne dünya, ne öz varlığımızdır.Sorguladığımız sadece vicdanımızdır. Ve var olan vidanımızla kendi kendimize cellat etmekte ki hünerimizi ; her defasın da daha büyük maharetle gösteririz. Oysa vicdan gerektiği yerde kullanılmalıdır...