umutsuzluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
umutsuzluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mart 2015 Pazartesi

BAZEN İNSANLAR SADECE UMUDUNUZU KIRAR VE FARKETMEZLER!

İnsanın yaşama umudu ile ilgili pek çok hikaye ,öykü,kişisel gelişim makalesi okumuşsunuzudr. Bence en anlamlılarından birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Herkesin başaramazsın dediği nokta da  yapılması gerekeni net bir şekilde ortaya koyan mini bir hikaye var sırada. Buyrun beraber okuyalım.

     Bir kurbağa sürüsü yağmur sonrası  ormanda zıplarken, içlerinden ikisi derin bir çukura düştü. Bütün kurbağalar  derin çukurun etrafına toplandılar.Hepsi çaresizlikle aşağı baktı .Çünkü çukur bir hayli derindi ve arkadaşlarının zıplayarak çukur dışına  çıkması mümkün görünmüyordu.
Çukur dışında ki kurbağalar,aşağıda çukurda kalan kurbağlara boşuna uğraşmamalarını söylediler.

- "Çukur çok derin, dışarı çıkmanız imkansız." Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam ettiler. Yukarıdakiler ise hala boşuna çırpınıp durmamalarını,  ölümün onlar için kurtuluş olacağını söylüyorlardı.Olasılık ihtimallerindne konuşuyorlar sonuç hep ümitsi sözlerle bitiyordu. Sonunda kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilendi ve mücadeleyi bıraktı. Çukurun dibine çöktü ve kader olarak gördüğü ölümün gelmesni beklemeye koyuldu. :Umutsuzdu çünkü umud edebilecke bir şey yoktu göründüğü kadarıyle. Öteki kurbağa  ise  hiç durmadan çabalamaya devam etti. Yukarıdaki kurbağalar ise , çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürdüler. Onlara göre kabullenmeli ve kaderi olan ölümü beklemeliydi.
     Ne var ki,  çukurdaki kurbağa son bir hamle ,ardından bir hamle daha yaptı ,bir hamle daha yaptı, en son  kez daha yükseğe sıçramayı başardı ve çukurdan çıktı. Çünkü, bu kurbağanın kulakları sağırdı. Çukurdaki arkadaşını umutsuzluğa sürükleyen sözlerin hiç birini duymamış ve cesartini ,umudunu hiç kaybetmemişti. Böylece arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine kulak asmamıştı. "Ümidini kaybetmiş bir insanın, başka kaybedecek bir şeyi yoktur"

3 Nisan 2014 Perşembe

ViCDAN



          
Kör  bir  bıçağı saplasaydın kalbimin en hassas yerine , şah damarımı kesip koparsaydın ,gözlerim bir tek ah etseydi namerdim. Vursaydın en masum yanımdan  , şaşıran yüz ifadene gülerek ölseydim.Hayat öyle  ağır  geliyor ki bazen kaldıramadığımız  yüklerden kaçınmak en kolay seçeneğimiz oluyor.

Hayatın içerisin de  birilerinin şefkatine,sevgisine, yüreğine  güvenebilmek gerekiyor…Bazen güvence  sandığınız  insanlar sizin  sığınabildiğiniz  tek liman haline  dönüşüyor. Tüm  fırtınalardan  yüreğinizi  koruyacak ,sizi yağmurlardan  ,gözyaşı nemlerinden esirgeyecek  sanıyorsunuz  insanları .Umud  ediyorsunuz  ,umutlarınızı besliyor  büyütüyor ve  tüm planlarınızı;  geliştirdiğiniz umutlar  üzerine  inşa  ediyorsunuz. Planlarınızın odak noktasın da  sizden başka  birileri var oluyor ,ama onlar  bilmiyor. Tüm heyecanların  derin hüsrana  dönüştüğü zaman da ise  sadece   yüreğiniz acımıyor. Sahip olduğunuz  tüm hayaller kış ayazında  ıslanıp sokağa terkedilmiş  bir  köpek yavrusu gibi kuyruğunu  kıstırıp  titremeye başlıyor.  Umutsuzluğu  en derin yaşadığımız zamanlarda  yüreğimizin  hissettiği tek duygu bu. Aşamıyoruz  ,nasıl bu döngüyü değiştireceğimizi bilmiyoruz. Çok insan olmak mı önemli olan vicdansız olmak mı bu ikilemi yaşamadan  hayatın o sert basamaklarını çıkmaya  çalışıyoruz. Bilinen tek bir gerçek var çok zorlanıyoruz. Bunu iyi biliyoruz.

        Bazen sadece umutlarımızı yitirmeyiz.Tüm yaşadıklarımız içinde güvenle sırtımızı yasladığımız insanlar da kaybettiğimizi hissettiren en önemli faktördür .İşte bu durum da sorguladığımız ne dünya, ne öz varlığımızdır.Sorguladığımız sadece vicdanımızdır. Ve var olan vidanımızla kendi kendimize cellat etmekte ki hünerimizi ; her defasın da daha büyük maharetle gösteririz. Oysa vicdan gerektiği yerde kullanılmalıdır...