Neden
hüzün bu kadar tatlı acıtıyor içimizde ki sızlayan bir yeri .Ruhumuz
geçmişin o unutulmayan anlarından kaçtıkça ; böyle mi yürek yangısına
dönüşüyor hislerimizin gölgesi. Gözyaşlarıyla ıslamak kirpiklerimizin
kaderi mi ki her hatırladığımız da ortak acıların bazı anları boğazımız
da düğümlenen bir şeylere dönüşüyor.
Sonraları hep aldırış etmezcesine
uzaklaşılan anı mutsuzluğunun zamanla yarışı
oluyor. Çiçekler büyür oysa ,yapraklar sonra sararır. Ömür bir yaprak
misali sararıp bitecekken ,üç günlük dünya derdine koşturup kalp
kırıp, incitip , dertle sarmalanmış ruhlarımızla kalıyoruz.
Yalnızlaşıyoruz ,yalnızlaştırıyoruz, seviyoruz küfrediyoruz, eziyoruz,
ezilirken saygı görmek için didiniyoruz. Boşluk öylesine büyüyor ki
içimiz de ne yönümüzü ne dengemizi bulamıyoruz. Sonra ince bardakta ki
demli çayın buğusundan dalıyoruz anıların gölgesine.Sonra
yalnızlaştırıyor hayat ve sonrası hep aynı.Kırılmış kalpler ,boşluğa
düşen beklentiler, gelmesini hayal ettiğimiz geçmiş ,ölmüş yakınlarımız.
Hüzün müptelası oldukça kırılganlaşan yüreğimizi hergün toparlamak
adına mücadeleler ,yeni kararlar. Yastığa koyduğun da başını
alamadığın uykuları getirmeyen derin hesaplaşmalar.Gün içini iğdiş edip
yeniden yeniden kendimizi aklıyoruz beynimiz de . Sabah yorgun gözler
şekilsiz ve asık bir surat ve '' hala yaşıyorum ölemiyorum '' diyen
iç sesimizle tam teşekküllü bir kavga .Oysa çocukluk düşlerimizde ki
Kaf dağını bulmaya ramak kalmıştı anılar da olmasa...
Hayatın kendisidir tüm romanlar da anlatılan. Ve bütün şarkılar bir parçayı anlatır melodik olarak. Şiirler zerreden bir miskali yaşatır .Kısaca dedikleri sözlerden uzun cümleler çıkar. Ümit Dünyası sizlere gururla sunar...
20 Mayıs 2014 Salı
29 Nisan 2014 Salı
ALLAH VAR DERT YOK
Ey gökyüzünün ve yeryüzünün ,varlığın ve yokluğun sahibi .Dualarım yalnız sana ,sitemlerim yalnız sana ...
Bilirim ki bana benden yakın olansın .Sabrı emrettiğin halde sabretmeyi unuttuğum zamanlar da bile bana sabrettin. 99 ismin dışında herşeyi zikrettiğimde gücenmedin ,varlık denizin de yüzerken şükretmeyi unuttuğumda küsmedin yokluk denizin de boğulurken gönderdiğin can simidi gibi dostlarla varlığımı ihya ettin .Çirkin varlıklarıyla türlü pislik insan, hayat dengemi altüst ettiğin de düştüğüm her karanlıkta önümü görmem için bana bana bir ışık ve yön veren insanlar bahşettin .En umulmadık anlar ve yerler de karşıma aynı ve farklı dinden insanları çıkardın hepsi aynı şeyi söyledi ..''ALLAH VAR DERT YOK'' .
Sen varsın ve biliyorum ki en yalnız zamanlarımda senin huzurun da döktüğüm gözyaşlarını hak edensin. Tövbelerimden tövbe ettiğim de ve her defasında kusurumla sana sığındığımda dertlerimi omzumdan elbise gibi çıkaran Rabbim sana Hamd-ü senalar olsun. Diliyorum ve istiyorum ki türlü oyunla gözü kalbi bağlanmış dost ve düşmanlarımı hidayet kapının rahmetine eriştir . Onları şefkatinle sar Şafii ismin hürmetine yaralarını onar. Rezzak isminle rızıklarını arttır tüm darda olanların. Emrine şükürler olsun, verdiğin dostlar ve karşıma çıkardığın temiz yürekli insanlar için de hamdım sanadır ...
Bilirim ki bana benden yakın olansın .Sabrı emrettiğin halde sabretmeyi unuttuğum zamanlar da bile bana sabrettin. 99 ismin dışında herşeyi zikrettiğimde gücenmedin ,varlık denizin de yüzerken şükretmeyi unuttuğumda küsmedin yokluk denizin de boğulurken gönderdiğin can simidi gibi dostlarla varlığımı ihya ettin .Çirkin varlıklarıyla türlü pislik insan, hayat dengemi altüst ettiğin de düştüğüm her karanlıkta önümü görmem için bana bana bir ışık ve yön veren insanlar bahşettin .En umulmadık anlar ve yerler de karşıma aynı ve farklı dinden insanları çıkardın hepsi aynı şeyi söyledi ..''ALLAH VAR DERT YOK'' .
Sen varsın ve biliyorum ki en yalnız zamanlarımda senin huzurun da döktüğüm gözyaşlarını hak edensin. Tövbelerimden tövbe ettiğim de ve her defasında kusurumla sana sığındığımda dertlerimi omzumdan elbise gibi çıkaran Rabbim sana Hamd-ü senalar olsun. Diliyorum ve istiyorum ki türlü oyunla gözü kalbi bağlanmış dost ve düşmanlarımı hidayet kapının rahmetine eriştir . Onları şefkatinle sar Şafii ismin hürmetine yaralarını onar. Rezzak isminle rızıklarını arttır tüm darda olanların. Emrine şükürler olsun, verdiğin dostlar ve karşıma çıkardığın temiz yürekli insanlar için de hamdım sanadır ...
Etiketler:
Allah var dert yok,
allah'a sığınmak,
cami,
Dua,
ibadet,
tövbe etmek,
yakarış
19 Nisan 2014 Cumartesi
DERTSİZ İNSAN YOKTUR
Dert insanın gönlünü pişirir mayasız bir çörek gibi. Dünyalıktan hevesini kırar gözünün açlığını siler. Erkek adamın saçına aklar gözüne gizlenmiş acılar yerleştirir. Kadın kısmı kocar dertlendikçe olduğundan yaşlı gösterir. Acıya çok tahammül eden insanlarda tecrübe birikir. Bilirler ki herşey geçicidir ,her şey fanidir. Öyle ise elde kalmayacaklar için bu çırpınış niye? Bu debelenme hangi gerekçeyle?
Ev al ,araba al,arsa al,al babam al...Nereye götüreceksin ?
Bu sebepledir ki acıya tahammül etmeyi keşfeden insanlar dertlenip kara kara düşünmezler .Her zorluğun altından kalkabilecek iradi gücü içlerin de yaratırlar. Bu durumlarının , dertlerin geçip geriye sadece zihinde anlardan parçalar olarak kalabileceğini bilirler. İnsanlar kendileriyle ilgili önemli kararlar verecekken bu sebepledir ki dertli , kederli , tasavvurlarının zayıfladığı anlar da hayati karar vermekten kaçınmalıdır. Çünkü bilinçaltın da bir mekanizma vardır ki kişi, bazen kendini batırmak için umursuzca çabalar. Sağlıklı düşünce geliştirdiği zamanlarda ki yaklaşım yerine bile bile lades der.
Dertlendiğiniz de hatırlayın ki herşey geçecek ve sadece siz kalacaksınız. Kalıcı olan önemlidir. Öyleyse dertlenmeyelim ,derde düşüncede kaçınmadan yüzleşelim kendimizle. İşte bu açıdan bakışla çözüm başlar...
Etiketler:
çaresizlik,
debelenme,
dert,
gam,
keder,
sıkıntıdan kurtulmak,
yaşam
14 Nisan 2014 Pazartesi
Hayat Beni Hiç Güldürecek Kadar Umutla Yaklaşmadı…
İçimi çekip
ağlamak istediğim binlerce vakit oldu ömrüm boyunca.Göğüsümde darlanan nefesim
,boğularak ve titreyerek çıkan sesim , gözlerimin yanan yuvaları ve yüzümü kapamak için mütemadiyen hazır da
bekleyen ellerim vardı hep. Ağlamadım ağlayamadım…
Hani erkek olmanın demidir ya ,’’erkek adam ağlar mı?’’ diye diye ağlamamaya alıştırdılar bizleri. Çocukken bile ‘’neden ağlıyorsun ? ‘’ diyemeyen insanların arasında büyümüştük. O zamandan miras kalan saklı duygular bu anlattıklarım. ‘’Ağlama sussss ağlama ‘’telkinleri ve gittikçe katılaşan bir yüreğin buz gibi tepkisiz yaklaşımları. Oysa ben ,senin dertlerini bile dinlesem ağlayacak kadar sulugözlüyüm!
Yaşlandıkça yada hayat denen boş meşgalenin aslını gördükçe şunu öğrendim ki kimse mutlu değil! Ya hepimiz gizli ,çok iyi tiyatrocularız ya da zorluyoruz habire mutlu olmak adına sürencemeler de. Mutluluk ironik bir şey .Kişisel algılara göre değişebilecek kavramların toplamı. Mutlu olmaya çalıştıkça en derinden dah çok mutsuz olmayı öğreniyor,daha çok mutsuzluğumuzu hissediyoruz.
Bulgur pilavı ve kuru soğanlı fakirlik günlerimizin özlemini çekiyoruz.Herkezin dilin de aynı edebiyat kitabından çıkmış şekilde söylenen ‘’ fakirdik ama mutluyduk ‘’ sözünün midemi bulandıran imgeleri aklımı kaçırtıyor. Fakirken ben hiç mutlu değildim, gayet iyi biliyorum. Bunu hatırlayamayacak kadar alıkta değilim .Fakirdik ! ama umutluyduk doğru önerme olabilir. O umutları kaybettikçe yalnızlaştık .Gördükçe görgüsüz olduk, çoğaldıkça azımsar olduk .Oysa umutlarımız bizi mütevazi ,efendi ,terbiyeli yapmıyormuydu? Umutlarımızı kaybettik kirli hayat yokuşun da bir yerde .Sonra umutlarının mutluluğunu yaşayan başkalarını gördükçe kıskandık. Gördükçe mutlu insanları içimizde ki öküz olmaya öykünen kurbağa ortaya çıktı .
Mutluluk 8 harften ibaretti , Çok harfi yanyana getirdik 29 harfin tamamını öğrendik .Fayda etmedi bu 8 harfi bulmamıza. Param olsa mutluyum dedik.Çocuğum olsa,evim olsa,arabam olsa,işim olsa….Sonu şartlı önerme olan –sa ile biten onlarca kelimeyi yaşamış insanları görmeyi hiç beceremedik…
Ağlamak istiyorum , mutsuzum çünkü. Sirayet etti karanlık ruhlardan bahtıma huzursuz umutsuzluk. Mutsuzum param olmadığından, evim olmadığından, arabam olmadığından değil…Umutlarımı kaybettiğim için mutsuzum. Şen kahkahalarla kendimizi kandırırken biz hep mutsuzduk.Ağlamaya müsait yanımız hep hazırdı. Lakin ağlamaya utandık yada düşman sevinmesin lafını düstur belledik. Bekledik hayat ırmağının sonsuz akışını. Lakin zaman bir tek ham meyvayı olgunlaştırıyordu .Yüreğimiz de hamdı acılarımızın yıkan çaresizliği karşısında. Palyaçoyu oynadık içimize sicim gibi akan yaşlarla ağladık.
Hani erkek olmanın demidir ya ,’’erkek adam ağlar mı?’’ diye diye ağlamamaya alıştırdılar bizleri. Çocukken bile ‘’neden ağlıyorsun ? ‘’ diyemeyen insanların arasında büyümüştük. O zamandan miras kalan saklı duygular bu anlattıklarım. ‘’Ağlama sussss ağlama ‘’telkinleri ve gittikçe katılaşan bir yüreğin buz gibi tepkisiz yaklaşımları. Oysa ben ,senin dertlerini bile dinlesem ağlayacak kadar sulugözlüyüm!
Yaşlandıkça yada hayat denen boş meşgalenin aslını gördükçe şunu öğrendim ki kimse mutlu değil! Ya hepimiz gizli ,çok iyi tiyatrocularız ya da zorluyoruz habire mutlu olmak adına sürencemeler de. Mutluluk ironik bir şey .Kişisel algılara göre değişebilecek kavramların toplamı. Mutlu olmaya çalıştıkça en derinden dah çok mutsuz olmayı öğreniyor,daha çok mutsuzluğumuzu hissediyoruz.
Bulgur pilavı ve kuru soğanlı fakirlik günlerimizin özlemini çekiyoruz.Herkezin dilin de aynı edebiyat kitabından çıkmış şekilde söylenen ‘’ fakirdik ama mutluyduk ‘’ sözünün midemi bulandıran imgeleri aklımı kaçırtıyor. Fakirken ben hiç mutlu değildim, gayet iyi biliyorum. Bunu hatırlayamayacak kadar alıkta değilim .Fakirdik ! ama umutluyduk doğru önerme olabilir. O umutları kaybettikçe yalnızlaştık .Gördükçe görgüsüz olduk, çoğaldıkça azımsar olduk .Oysa umutlarımız bizi mütevazi ,efendi ,terbiyeli yapmıyormuydu? Umutlarımızı kaybettik kirli hayat yokuşun da bir yerde .Sonra umutlarının mutluluğunu yaşayan başkalarını gördükçe kıskandık. Gördükçe mutlu insanları içimizde ki öküz olmaya öykünen kurbağa ortaya çıktı .
Mutluluk 8 harften ibaretti , Çok harfi yanyana getirdik 29 harfin tamamını öğrendik .Fayda etmedi bu 8 harfi bulmamıza. Param olsa mutluyum dedik.Çocuğum olsa,evim olsa,arabam olsa,işim olsa….Sonu şartlı önerme olan –sa ile biten onlarca kelimeyi yaşamış insanları görmeyi hiç beceremedik…
Ağlamak istiyorum , mutsuzum çünkü. Sirayet etti karanlık ruhlardan bahtıma huzursuz umutsuzluk. Mutsuzum param olmadığından, evim olmadığından, arabam olmadığından değil…Umutlarımı kaybettiğim için mutsuzum. Şen kahkahalarla kendimizi kandırırken biz hep mutsuzduk.Ağlamaya müsait yanımız hep hazırdı. Lakin ağlamaya utandık yada düşman sevinmesin lafını düstur belledik. Bekledik hayat ırmağının sonsuz akışını. Lakin zaman bir tek ham meyvayı olgunlaştırıyordu .Yüreğimiz de hamdı acılarımızın yıkan çaresizliği karşısında. Palyaçoyu oynadık içimize sicim gibi akan yaşlarla ağladık.
5 Nisan 2014 Cumartesi
YUNUSLAR ÖZGÜRDÜR
Sanatçı olmak demek duyarlılıktır.Artık Avrupa ve Amerika yıldızları gibi sosyal sorumluluk gerektiren meseleler de bizim sanatçı kitlemizde (şimdilik aktör ve aktirisitin ötesine geçemedi) yer almaya başladı. Bunun en güzel örneklerinden birini ki Türkiye de yayılmadan durdurulan Yunus Terapi Merkezleri ve Yunus Gösteri Parklarını kapattırmak için başlattılar. Kampanya amacına ulaştı gerçekten de çok hızlı bir refleks tpki oldu Türkiye 'de Change.org dan başlatılan imza kampanyalarıyla bu merkezler kapatıldı.Peki bu Sözde Yunus Terapi Merkezlerine denizin çılgın sörfçüleri nereden geliyor hiç düşündünüz mü? Hemen söyleyim popülasyonun yok edilmekte tek kaynağı var JAPONYA .Japonya da ki görüntüleri de lütfen izleyin.
Daha bununla da bitmiyor işin doğrusu Yunuslar denizlerin süsüyken vahşileşmiş insanoğlu türlü bahanelerle onları bir yerlere kapamadının peşin de. Yunuslar özgür kalsın., onların yeri sadece denizler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)